22 Nisan 2008 Salı

Arda Kutsal'ın internete dair bize aktadıkları

Son konuğumuz Arda Kutsal ile Web 2.0, internette rekabet, internetin geleceği ve trendleri hakkında sohbet gerçekleştirdik.


Arda Kutsal kimdir?

Arda Kutsal, Webrazzi, Blograzzi gibi sitelerin kurucusu. Webrazzi web girişimlerinin takip edilip, analiz edildiği 2006 yılından itibaren yayında olan bir blogdur. Webrazzi ise blogları bir çatı altında birleştiren bir blog dizini. Ayrıca Arda Kutsal, Crenvo adlı danışmanlık şirketi ile pazarlama, stratejiler vs…konularında danışmanlık hizmetleri sunmakta. Arda Kutsal’ı bir “business angel” yapacak, melek yatırımlar ise Crevno bünyesinde pek yakında yayında…


Melek Yatırım nedir?

Hayata geçmemiş, ispat edilmemiş projeler için, daha ortada ürün yokken, ufak miktarlarda yapılan yatırımlar, melek yatırımlardır. Melek yatırımlarda hızlı geri dönüş beklenmemekte. Yurtdışındaki örneklerinden (y-combinator.com: maximum 25,000$’lık yatırım ve %5-6 pay) farklı olarak Crevno’da yatırım miktarı için herhangi bir üst sınır belirlenmeyecek, fikrin güzelliğine göre miktar artabilecek.


Web 2.0 nedir?

Web 2.0, bir grup kişi tarafından Ekim 2005’te ortaya atılmış bir terim. İnternetteki değişimi gözlemleyen bir grup, internet nereye gidiyor sorusunun cevabı olarak Web 2.0’ı ortaya atmışlar. Web 2.0 öncesi içerik verilir kullanıcı bunu okurdu. Artık kullanıcılar verilen içeriği sadece okumuyor, içeriği kendileri oluşturuyor. Web 2.0 olarak adlandırılan değişiklikler, sadece içeriğin oluşturulması ile ilgili değil, tasarım, RSS, grafik kullanımında azalma, bilgi ekleme, güven unsurunun ön planda olması da Web 2.0 oluşturan ana noktalar.

Web 2.0’dan sonrası? Şimdilik Web 3.0 denilen, semantik yani anlamsal, semantik, ajan, kullanıcıyı yönlendiren programlara sahip bir internet dünyası beklenmekte.

Peki Türkiye Web 2.0 açısından ne durumda? Arda Kutsal, ülke olarak Web 2.0 kültüründe olmadığımızı düşünmekte. Girişimciler açısından Web 2.0’ı kavramak açısından sorun olmasa da kullanıcı tarafı pek parlak durumda gözükmüyor. Kullanıcı tarafından oluşturulan içeriklerde (User Generated Content) başarılı örnek sayısı oldukça az. İdare edemem anne, Sütü seven kamyoncu az sayıda başarılı içeriklerden. mentos-kola gibi başarılı bir örnekler maalesef Türkiye’den pek çıkmıyor. Wikiler açısından bakıldığında Türkiye Viki’de yer alan makale sayısının azlığı ve bunların değerleri Web 2.0 açısından soru işareti olarak karşımıza çıkmakta. Türkiye’de internette ve e-ticarete geçiş dünyadaki örneklerinden farklı bir şekilde gerçekleşti. Başta Amerika olmak üzere dünyada fiziksel dünyadan doğrudan alışverişten sonra telefonla sipariş, katalogla sipariş, daha sonra da tele marketing aşamaları gerçekleşmiş. Fakat bizde böyle aşama aşama bir değişim gerçekleşmedi. Doğrudan fiziksel dünyadan internette geçiş oldu. Bu da belki Web 2.0’ın Türkiye’de tam oturamamasının nedenlerinden biri.



İnternet ve rekabet

İnternette rekabete baktığımız zaman ise, doğal olarak yerel olmayan bir rekabet görüyoruz, yani bir yerli bir video sitesinin rakibi, sadece diğer yerel video siteleri değil, dünya çapındaki video siteleri de rakipler içerisinde yer almakta. İzlesene.com’un trafiğine baktığımızda, bu gerçek açık bir şekilde önümüze çıkıyor, İzlesene.com’un trafiği youtube’ın yasaklı olduğu günlerde iki katına kadar çıkabilmekte. Alexa'nın verileri de bu konuda bize bir fikir sağlayabilir.

İnternette global rekabete bir diğer örnek ise Facebook’un Türkiye’de patlaması ile Yonja’nın durumu. Öyle ki Yonja içeriğinde önemli değişikliklere gitmek durumunda bile kaldı. Bu konuda bir istisna ise haber siteleri. Arda Kutsal yeni trendler hakkında fikirlerini de bizlerle paylaştı. Arda Kutsal, artık sosyal ağlardan, ortak ilgi alanlarına sahip olanların bir araya geldiği topluluklara (community) kayış olacağını ve bunun 2008’in trendi olacağını düşünmekte. Ayrıca Arda Kutsal2008’in trendi Friendfeed” demekte.

14 Nisan 2008 Pazartesi

Cember’in içinden biri: Çağlar Erol

Çağlar Erol ve eşi Nihan Çolak Erol tarafından 2005 yılında kurulmuş bir site: cember.net. Cember.net is dünyasına yönelik, iş çevresini genişletme platformu. Çağlar Erol1997 yılında Boğaziçi Elektrik ve Elektronik’ten, 1999’da ise Boğaziçi MBA’den mezun oluyor. Bir süre superonline’da çalıştıktan sonra, Frankfurt’da yer alan Accenture firmasına geçip, yurtdışı tecrübesi yapmaya başlıyor. Eşi ile beraber Almanya’da bulundukları süre içerisinde internet projelerine gözlemliyorlar. 2003 yılında kurulan Linkedn’nin kısa sürede yakaladığı başarıyı ve benzer şekilde Almanya’da Open BC’nin yani Xing’in doğuşunu gözlemliyor Çağlar Erol. Kendi işini kurmak isteyen Erol bu modelin başarılı olacağına kanaat getirip, çalışmalarına Almanya’dayken site tasarımı ve yazılımın geliştirilmesi ile başlıyor. Türkiye’ye döndükten sonra 2005 Mayıs’ta şirketi kurup, Ekim ayında da siteyi hayata geçiriyorlar.


İşin planlanması sırasında dikkat ettikleri 3 noktayı şunlar:
- Para kazanır mıyım?
- Nasıl çıkarım? Çıkış stratejim ne olmalı?
- İşler kötü giderse ne olur?

Şirketlerini kurup, tatile çıkan Erol çifti, döndüklerinde sitenin trafiğinde önemli bir artış gördüler. cember.net birkaç ayda 10.000 üyeye ulaştı. İlk başta sadece viral sistemle, arkadaşların birbirine önermesi ile yol kat eden site, belirli üye sayısına ulaştıktan sonra buluşmalar düzenleyemeye başladı. İşte bu buluşmalar basına konu olduğu zaman, sunucuları kitleyecek derecede pek çok kişi siteye gelmeye başladı.

İş modeli?
cember.net iş dünyası için networking sitesi. Gelir modeli reklamlara ve üyelik bedellerine dayanıyor. 2006 yılında altın üyelik sistemi ile ücretli bir üyelik sistemi geliştirilmiştir. Altın üyelere sunulan hizmetler ise: arama, mesaj gönderme, ziyaretçileri görebilme…cember.net 300.000 üyeye ulaşmış durumda.


Hikayenin devamı
2006 yılında, yatırımcı arayışına çıkan Erol, Türkiye’de kimsenin internette para yatırmak istemediği gerçeği ile karşılaştılar. Bazı ilgilenen büyük holdinglerde %80’nini alırım, % 20’si opsiyon olsun gibi teklifler sununca, 2 kişi devam etmeye karar vermişler. 2007 yılına kadar home office olarak işleri idare etmişler. cember.net 2007 Ocak’ta ofisine, Haziran’da ise ilk elemanına kavuşmuş.
2006 yılında halka açılıp, sermaye toplayan Open BC ile bağlantıya geçiliyor. 2007 yılında ise yatırımcılar artık site ile ilgilenmeye başlamışlar. Aynı yıl bir Business Angel gelip, şirketin azınlık hisselerini satın alıyor. İşte bu Angel sayesinde Open BC cember.net çok daha ciddiye almaya başlıyor ve cember.net.4,36 milyon euroya Open BC’ye gidiyor.


Peki Xing açısından cember.net?
2006 yılında halka açılan Xing, Eylül ayının sonu itibari ile 4.25 milyon üyeye sahip ve 16 dilde hizmet vermekte.
Xing’in CEO’su Türkiyeyi Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olarak gördüklerini ve cember.net’in karlı bir şirket olmasının yanısıra Türkiye içinde yerleşmiş bir marka olmasının avantajını sahip olduğunu belirtti. Zing’in Avrupa’da liderliği ve pazarlarda var olması için bu satın alma çok önemli.

Kaynaklar
Guardian.co.uk
Reuters
Cember.net, Xing

13 Nisan 2008 Pazar

Zamanın SiteSahibi, Günün internet uzmanı : ERSAN ÖZER

Türkiye’de internetteki projesinden çıkış yaparak para kazanan ilk amatör unvanını kazanan Ersan Özer, 99’da itiraf.com ile başlayan internet macerasını bu hafta bizlerle paylaştı.
Ersan Özer, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimlerinden mezun olduktan sonra, basın sektöründe çalışmalarına başlamış. Beyazla, Okan Bayülgen ile çalışmış, Hürriyet, Akşam, NTV’de çeşitli görevlerde bulunmuş.


İyiki doğdun itiraf.com

NTV çalıştığı dönemde bir gece en popüler, basına en çok konu olan ve beni en çok eğlendiren J internet sitelerinden, itiraf.com fikri oluşmuş, yıllardan 1999.
Doğduğu günden beri, çok vaktini almış itiraf.com Ersan Özer’in. Bu kadar vakit alan itiraf.com SiteSahibine pek fazla maddi getiri de bulunamamış. Ama maddi getiri dışında pek çok faydasını görmüş Ersan Özer. itiraf.com sayesinde internetindeki yanlışlıkları bizzat yaşarak öğrenmiş, zamanla doğruyu bulmuş. itiraf.com da ne dükkan ne de arkadaş eklentileri iş yapmayınca, trafiğin olduğu yerde her iş yapılır diye bir şeyin olmadığını anlamış Ersan Özer. Cebini doldurmayan itiraf.com’un bir diğer faydası ise, Ersan Özer için bir referans olması olmuş. Gece gündüz demeden itiraf.com’la uğraşan Ersan Özer, oğlunun doğduğu gece bu gidişata dur diyip, Mehmet Budak’la itiraf.com satışı üzerine anlaşıyor. Amerika’da itiraf.com’un İngilizce versiyonu ile şansını deneyen, Ersan Özer, uzaktan işlerin yürümediğini, başarılı olmak için orda bir lokasyona sahip olmanın önemini anlayıp e-ticarete dair bir başka ders daha çıkararak bu işten çıkmış.


Yapsak yapsak başka ne yapsak?


itiraf.com’un satışından sonra bu alemden kopamamış Ersan Özer, yeni projeler geliştirmiş. İnternette ilk para yapan işlerden biri ile yola devam etmiş. Şehre özel ilk arkadaşlık sitelerini kurmuş: istanbul.net, ankara.net, izmir.net Bu jenerik isimlere sahip olmak oldukça pahalıya patlamış (istanbul.net= 35 bin $, ankara.net = 25 bin $ izmir.net = 1 bin $) ama siteler kısa sürede başarıyı yakalayarak Ersan Özer’i utandırmamış. Sitelerin başarısını gösteren önemli bir rakam üye sayısı: 2 milyon! Bu sitelerin gelirini sadece erkek üyelerden alınan üyelik ücretleri oluşturmakta. Sitelerin benzerlerinden farklı olarak açıkara daha çok bayan üyeye sahip. Firmanın kendi organizasyonunda da benzer şekilde çoğunlukla bayanlar çalışmakta ve mesajlaşmanın kontrolü dahil, sitenin kalitesinin sağlanması için çalışmakta.

Videosuz olur mu?


istanbul.net, ankara.net, izmir.net yarattığı nakit akışı ile Ersan Özer yeni yatırımlara devam edip, karşımıza oldukça başarılı bir model olduğunu düşündüğüm uzman.tv’yi çıkardı. Gününün büyük çoğunluğunu internette geçiren Ersan Özer, günlerden bir gün about.com’da dolaşırken bunun videolu hali ne de güzel olur diyip, uzman.tv projesine start vermiş. Adı üstünde uzman.tv, uzmanlarının video yolu ile uzman oldukları ne varsa anlattıkları bir site. uzman.tv günde ortalama 6 uzmanla çekim yapıyor, sadece uzman bulmak içi çalışan 20 kişi mevcut. Artı 2 çekim ekibi, yayın yönetmeni, editör vs… de uzman.tv’nin ekibinde yer almakta. Şu an içerik oluşturma sürecinde olan uzman.tv, günde 50.000-60.000 kişi ziyaret etmekte, ayda 10 milyon sayfa gösterilmekte. uzman.tv ileride online kurslar, eğitim gibi hizmetlerle de karşımızda olacak. Burada da durmayacağı belli olan Ersan Özer bakalım başka nasıl projelerle karşımızda olacak?

8 Nisan 2008 Salı

e-ticaretin başarılı örneklerinden biri: Sahibinden.com



Kısa kısa seri ilanlar, kimisinde kilometre eksik, kimisinde rengi, kimisinde yılı eksik ilanlar arasında kaybolunca ortaya çıkmış bir fikir sahibinden.com. Böyle istenilen sonuca ulaşmanın zorluğunu birebir yaşayan sahibinden.com’un kurucuları bir seri ilan sitesi açmaya karar veriyorlar.

Gazetelerdeki ilan sahiplerini arayıp izin alarak ilanlarını tek tek siteye taşırarak sahibinden kuruluş aşamasında içerik oluşturmuş. Site 2001 yılında ilk billboard reklamını yapıyor. Şanslarının yardımı ile İstanbul genelinde pek çok billboard’ı uygun fiyata kiralayabiliyorlar. Billboardlar görevlerini başarı ile tamamlıyor ve sitenin bilinirliği artıyor. Sitenin içeriği dolu olduğu için, reklamları görüp gelen sitenin gerçek bir site olduğunu görüyor. Bu sayede reklamlar sitenin yeni kullanıcı, üye kazanmasında çok etkili oluyor. Sahibinden uzun bir aradan sonra geçen Haziran ayında bu sefer Türkiye çapında billboard reklamları yapıyor. Sahibinden’in bir başka reklam faaliyeti ise Dokun Bana yarışması.

sahibinden.com’un iş modeli nedir diye bakacak olursak, her ne kadar adı sahibinden olsada sitede kurumsal üyelerin ve birey üyelerin ilan verebildikleri bir ilan sitesi olduğunu görüyoruz. Sahibinden, sadece emlak ve vasıta ilanlarının yer aldığı bir site değil, 30 ayrı kategoride ilanlar mevcut. Vasıta ve emlak en önemli kategoriler. Mağazalarında doğal olarak firmanın gelir modelinde çoğunluğunu emlak ve vasıta kategorileri oluşturmakta.

Sahibinden’de ilana bakmak ücretsiz, ilan vermek ise sadece kurumsal üyelere yani emlak ofislerine ücretli. Kurumsal üyeler site yer alan mağaza kısmında belirli ücretler karşılığında mağaza açabilmekte. Ayrıca Sahibinden’in gelir modelinin bir diğer kalemini ise ilanlarını vitrine çıkarmak isteyenlerden alınan ücret oluşturmakta. Bireysel üyelerin ise sitede aktif en fazla 5 ilanı bulunabiliyor, 6. sı girildiği zaman üye ile iletişime geçilmekte. Üyelerin ilanları sitede 8 hafta aktif kalıyor, süre dolunca e-mail servisi ile ilan sahiplerinden güncelleme talep edilmekte.

Sahibinden’in en önemli avantajlarından biri fotoğraf ve video özellikli ilan verebilmek. Fotoğraf her ne kadar tüm sitelerde mevcut olsa da, Sahibinden fotoğrafsız ilan kalmasın, fotoğrafların kalitesi belirli bir düzeyin üstüne olsun diye, foto kurye hizmeti sunmakta. Bu hizmet ile ilan verilecek evin, arabanın pek çok açından fotoğrafları çekilmekte. Sitede fotoğraf olmasına çok önem verilmesinden dolayı, kurulduğu günden beri sahibinden foto kurye hizmeti sunmakta. Kurulduğu günlerde 5 ytl ile verilen hizmet, bugünde sitenin gelir modelinde etkili olmakta. Eğer kullanıcılar işlemleri gerçekleştirirken Güvenli E-Ticaret seçeneğinden yararlanmak isterlerse, birey kullanıcılardan %7, kurumsal üyelerden ise %6 komisyon alınmakta. Sahibinden Turkcell ile işbirliği yaparak Wap’tan hizmet sunmaya başlamış, Google maps emlak kategorisine entegre edilmiş.

Site kurulduktan sonra 2-3 sene boyunca 3 kişi siteyi idare etmişler, bugün artık 50 kişi ile hizmet sunmaya devam ediyorlar. 15 kişi call-center’da görevli. Diğer departmanlar ise satış, pazarlama, muhasebe, yazılım…

Rakamlarla Sahibinden

Ayda 410 milyon sayfa gösterimi
Ortalama 12 dakika sitede kalış süresi
Bir kullanıcı 22-23 sayfa geziyor
5 milyon 600 bin tekil kullanıcı
600000 ilan
2600 mağaza
Ayda 7000 call center görüşmesi
% 80 erkek
% 75 istanbul
25-60 yaş arası kullanıcılar
Mağazaların %80’i emlak-vasıta kategorilerinden
Sitenin gelirlerinin %70’i emlak-vasıta kategorilerinden

Rakamların da anlattığı gibi Sahibinden Türkiye’nin önemli e-ticaret sitelerinden biri. İlan denince akla ilk gelen sitelerden olduğu için, içeriğin fazlalığı sayesinde site çizgisinde yürümeye devam edip, başarısını sürdüreceği günler göreceğini düşünüyorum.

25 Mart 2008 Salı

Var mı Google'dan bilgilisi bu dünyada?

Misyonu dünyadaki tüm bilgileri organize etmek, evrensel olarak erişilebilir ve kullanışlı kılmak olan, adı sonsuzluğu simgeleyen, renklerini legoların renklerinden alan, çoğumuzun açılış sayfası olan, bir tıkla aradıklarımızı önümüze getiren bi yer var bildiğimiz, Google! Google Türkiye’nin pazarlama direktörü Mustafa İçil bu hafta bizlerle biraz internette pazarlama, biraz da Google hakkında sohbet etti.



İnternette reklam:



Reklamın tarihsel dönüşümüne baktık önce: baskı devrimi ile dönüm noktasını yaşayan reklam, daha sonra fotoğraf devrimi ile duygusallığı ile ön plana çıktı, hala yerini koruyan radyo devrimi ve onu takiben gelen TV devriminden sonra, reklam artık internet devrimi ile başka bir dönüm noktası nyaşıyor. 2006’nın verileri ile reklam dünyasına bakarsak, toplamda 2 milyar reklam harcamısı görüyoruz. Bu harcamının dağılımında ise internetin oranı henüz daha %1’lerde. Liderlik ise şüphesiz % 53 ile TV’de, basılı medya ise % 35 ile basılı medyada. Tabii burada internet reklamlarının TV reklamlarına göre daha ucuz olması da reklam harcaması pastasındaki bu oran üzerinde etkili, ama internette reklamın gittikçe yaygınlaştığı bir gerçek, zaten 2007’nin verileri % 2-3’e kadar artmış durumda internette reklam harcamaları. Bu rakam neden daha da artıcağını gösteren rakamlar ise şöyle: bir kişinin günde internette vakit harcama oranı % 22. % 37 ile TV birinci iken, % 12 radyo, % 10 basılı medya internetin gerisinde kalmış durumda. İnternette reklam için güzel haberler bunlada sınırlı değil, kişilerin gözünden reklam değerlendirmelerine baktığımızda sonuçlar şöyle:



En çekici reklam …. 2.
En bilgilendirici reklam….1.
En eğlenceli reklam…2.
En kendimle ilgili……….1.
En sinir edici3.



İnternetin dünü bugünü:



1994 -1998 arası bilgi dönemi olarak bilinen süreçte internette firmalar yerlerini alıp, bilgilerinden kendilerinden bahsettiler, 1998 – 2005 yılları arası dönemde ise amazon, eBay, Skype gibi örnekleri ile iletişim dönemini yaşayan internet. 2006 yılından başlayarak youtube, myspace, blogger gibi içerikleri kullanıcıların yarattığı modeller internette ön planda.



Google’dan notlar:



Hiçbir konuda kolay kolay anlaşamayan Larry Page ve Sergey Brin’in bir araya geldiği Stanford Üniversitesi hikayenin başlangıç noktası olmuş. Yurt odasında başlayan Google günleri, garajda devam etmiş. Kapsam, doğru sonuç, hız, sadelik ve kolaylık ile arama motorunun başarı sırları sıralanmış. Sayfa tasarımında sadeliğinin oldukça önemli olduğu Google’da ana sayfaya herhangi bir şey koymak tabu. Sonuçların bize ulaşması için gereken zaman ise 1 saniyeden az!
Peki Google’ın nasıl para kazanıyor? Gelir modeli çoğunlukla Google üzerinden adwords ile reklam verenlere dayanmakta.



“Never settle for the best” diyen Google, tepedeyken innovasyona devam ederek kendini geliştirmekte, sürekli öğrenip gelişmekte, böylece rakiplerin onu yakalamasını da zorlaştırmakta…

17 Mart 2008 Pazartesi

Alkışlar GittiGidiyor'a gidiyor



Eğer iş yaptığınız pazar’ın % 90’u sizdeyse bir de bu konudaki dünya devini kendinize ortak yapabiliyorsanız, oldukça başarılısınızdır, pazarınızın GittiGidiyor’usunuzdur. Bu haftaki dersimizin konuğu e-ticaret’in Türkiyede ki en güzel örneklerinden biriydi: GittiGidiyor’un kurucularından Serkan Borançılı, Burak Divanlıoğlu ve şirketin CEO’su Cenk Angın’dı.

İTÜ Mimarlıktan mezun olan Serkan Borançılı ve Burak Divanlıoğlu ile ODTÜ Makine Mühendisliğinden mezun olan Tolga Kabataş mezuniyetlerinden 6 yıl sonra e-ticaret alanına gözlerini dikip, 2000 yılında GittiGidiyor yolunda yürümeye başlamışlar. Yaklaşık 1 yıl süren tasarım süreci sonrasında 2001 yılında siteyi açmışlar. O günlerde kodlamalar dışında her işi kendileri yaparken bugün artık 172 kişi ile yollarına devam ediyorlar. Daha emekledikleri dönemlerde yakalandıkları krizlerin etkilerini atlattıktan sonra, 2004 yılında artık reklam verebilecek finansal duruma erişiyor site ve o zaman için en uygun adreste ntvmsnbc’de reklamlarını vermişler, hatta tek tük TV reklamı yapan siteler arasında yer almışlar kalabalıkları siteye çekmek, en hareketli en kalabalık pazar yerini oluşturmak için. Bugünün sayıları ile GittiGidiyor’a bakınca, 1.8 milyondan fazla kayıtlı kullanıcı, 450.000'den fazla günlük ziyaretçi ve günde satışa sunulan 750.000 ürün, 70.000'in üzerinde tekil satıcı ile başarısını açıkça anlatıyor. GittiGidiyor başarısını

2007 yılından beri bir cümleyle daha ilan ediyor “eBay, GittiGidiyor'a ortak oldu!” Böylece global bir internet sitesinin ortak olduğu ilk Türk şirketi olma ünvanı da GittiGidiyor’a gidiyor.
eBay ile ortaklığın temelleri 2004 yılında atılmış, GittiGidiyor’un karşısında çıkarılan rakiplere eBay ortak olacak söylentiler çıkınca, GittiGidiyor eBay’e gidiyor, Türkiye planlarınız varsa rakip değil ortak olalım diyerek, böylece 3 yıl sonunda meyvesini verecek ilişkileri başlıyor. 2006’nın Haziranında Türkiye’ye gelen eBay’in CEO’su, Türkiyeden çok etkilenip GittiGidiyor ile görüşmeleri başlatıyor, 6-7 ay süren görüşmeler sonunda
2007 Mayısında eBay siteye azınlık ortak olmuş.

GittiGidiyor, 40 kişi ile günde 3000-3500 soruya cevap veren Operasyon Departmanı, olmazsa olmaz IT departmanı ve Finans-Muhasebe, İK, Pazarlama departmanları ile organize olup bu iş hacmini gerçekleştirmekte.

Sahte ürün, ürünün alıcıya gitmemesi gibi çeşitli sorunlarla baş etmek adına sitede 4 aşama ile işlem gerçekleşiyor.

Alıcı Öder ----- Satıcı Kargolar ----- Alıcı Onaylar ----- Para Satıcıya Aktarılır

Bu sistem ile alıcının eline ürün ulaşıp onay vermeden, yolculuğunu GittiGidiyor üzerinden yapan para satıcı ile buluşamıyor. Siteye konulan ürünler ücretli, ayrıca satılan ürünler üzerinden % 10 komisyon alınıyor, böylece site geçimini sağlıyor.
Yeri oldukça sağlam olan GittiGidiyor karşısında rakiplerinin işi oldukça zor, çünkü rakipler reklam yapsa da bu konuya uzak olan yeni müşteriler, konu hakkında bilinçlenip, GittiGidiyor’a geliyorlar. 2001’den bugünlere gelene kadar özellikle ilk yıllarında çektikleri zorlukların güzelliklerini önümüzdeki günlerde de yaşamaya devam edip, Türkiye’de e-ticaretin nazar boncuğu olmaya devam edecekler.

9 Mart 2008 Pazar

Girişimciler Sepetinden Bir Sepet: Yemeksepeti ve Nevzat Aydın

e-ticaret’in başarı öykülerinden bir diğeri daha: yemeksepeti. Dersimiz konuğu olan Nevzat Aydın kurucusu ve genel müdürü olduğu yemeksepeti’nin başarı öyküsünü bizlerle paylaştı. Pek çok e-ticaret girişimcisi gibi Nevzat Aydın’ında yolu Amerika’dan geçmiş, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliğinden mezun olduktan sonra San Fransico’ya gitmiş master yapmak için. 2000 yılında ise bavulunda artık belirlenmiş projesinin fikri ile Türkiye’ye dönmüş ve 2001 yılının başında iki ortakla, Melih Ödemiş ve Cem Nufisi, fikrini hayata geçirmiş. Kuruluş sermayesi olan 180 bin doları kendi birikimlerin karşılamışlar. Aydın, e-ticaret kurulum masraflarının nispeten daha az olmasından dolayı küçüklerinde şansının olduğu bir alan olduğunu belirtirken, Türkiye’de e-ticaret projelerinin başarı sanşlarının genç nüfusun çoğunluğundan dolayı daha yüksek olduğunu da eklemekte. Her ne kadar e-ticaret’in avantajlarından bahsetse de, bu avantajlara kanmayıp, oldukça dikkatli adımlar atıp, kendi deyimiyle sessiz ve derinden ilerlemiş, öyleki sektörün yemeksepeti’ni farkedip, rakip bir sitenin çıkması 2004 yılını bulmuş. O zamana kadar da iş işten geçmiş. Doğru işi doğru zamanda yapan yemeksepeti.com’u gelen rakipler pek etkileyememiş. Öyleki geç kalmamak adına Nevzat Aydın Amerika okulunu yarıda kesmiş ve Türkiye’ye dönmüş.

Site ilk açıldığı zaman sistemde sadece 25 restoran varmış, fakat bugüne geldiğimizde 2500 restoran sayısına ulaşmış. AYDIN her ne kadar restaraunt sayısının site için çok önemli olduğunu belirtsede, belirli hizmet düzeyinin sağlanmasının da çok önemli olduğu için, bu hizmet düzeyini sağlayamayan restoranlar sistemden çıkarılmakta, bugüne kadar 880 restoran sistemden atılmış. Yemeksepeti gelen şikayetler üzerine restoranlara ani ziyaretlerde yaparak, müşterilerin kaliteli yemeğe ulaşması için elinden geleni yapmakta. Fakat ben bu nokta şirketin bu konuda büyüyerek sadece şikayet üzerine değil, kendisinde rassal olarak restoranları ziyaret etmesinin güvenilirliği arttıracağını ve çıkan sorun sayısını azaltacağını düşünmekteyim.
Site de üye sayısı 350000. Sitede yemek alma dışında başka bir içerik yok, çünkü gelir modeli reklama dayanmıyor. Bu yüzden de siteyi ziyaret edenlerin sipariş verme oranı diğer e-ticaret sitelerine göre hayli yüksek, % 41!

Nevzat Aydın, aklındaki proje fikrini hayata geçirmeden önce, projenin tüm ayaklarını analiz etmiş, dinlemiş ve ona göre, Türkiye’ye uygun bir sistem geliştirmiş, “copy-paste” bir sistemden ziyade. Restoranlardan gelen kazanmadan ödemeyiz, ürünü kendimiz götürüp, parayı kendimiz alırız, bilgisayarla uğraşamam tepkileri sonucunda ve kullanıcılardan gelen Kredi kartımını vermekten çekinmek, böyle bir hizmet için para vermem gibi tepkiler göz önüne alınarak yemeksepeti’nin modeli oluşturulmuş. Kullanıcıdan hiçbir ücret talep etmeden, restoranlardan satış üzerinden komisyon alarak gelir modeli gerçekleştirilmiş.

Yemeksepeti rakibi olarak telefonu görüyor. Siparişlerin % 93’ünün telefonla, % 6 sı internet üzerinden veriliyor. Bu durumda telefondan pay çalmak, özellikle artan internet kullanımı ile ve yemeksepetinin diğer şehirlerde girmesi ile firmaya büyük büyüme imkanı sağlayacaktır. Yeniliklerine devam ettikçe ve özellikle müşteri memnuniyetine verdiği önemle yemeksepeti’ni ilerde de karnımızı doyurmaya devam edeceğine eminim.

Kaynaklar: http://www.sabah.com.tr/, http://www.yemeksepeti.com/, http://www.kigem.com/content.asp?bodyID=1787