25 Mart 2008 Salı

Var mı Google'dan bilgilisi bu dünyada?

Misyonu dünyadaki tüm bilgileri organize etmek, evrensel olarak erişilebilir ve kullanışlı kılmak olan, adı sonsuzluğu simgeleyen, renklerini legoların renklerinden alan, çoğumuzun açılış sayfası olan, bir tıkla aradıklarımızı önümüze getiren bi yer var bildiğimiz, Google! Google Türkiye’nin pazarlama direktörü Mustafa İçil bu hafta bizlerle biraz internette pazarlama, biraz da Google hakkında sohbet etti.



İnternette reklam:



Reklamın tarihsel dönüşümüne baktık önce: baskı devrimi ile dönüm noktasını yaşayan reklam, daha sonra fotoğraf devrimi ile duygusallığı ile ön plana çıktı, hala yerini koruyan radyo devrimi ve onu takiben gelen TV devriminden sonra, reklam artık internet devrimi ile başka bir dönüm noktası nyaşıyor. 2006’nın verileri ile reklam dünyasına bakarsak, toplamda 2 milyar reklam harcamısı görüyoruz. Bu harcamının dağılımında ise internetin oranı henüz daha %1’lerde. Liderlik ise şüphesiz % 53 ile TV’de, basılı medya ise % 35 ile basılı medyada. Tabii burada internet reklamlarının TV reklamlarına göre daha ucuz olması da reklam harcaması pastasındaki bu oran üzerinde etkili, ama internette reklamın gittikçe yaygınlaştığı bir gerçek, zaten 2007’nin verileri % 2-3’e kadar artmış durumda internette reklam harcamaları. Bu rakam neden daha da artıcağını gösteren rakamlar ise şöyle: bir kişinin günde internette vakit harcama oranı % 22. % 37 ile TV birinci iken, % 12 radyo, % 10 basılı medya internetin gerisinde kalmış durumda. İnternette reklam için güzel haberler bunlada sınırlı değil, kişilerin gözünden reklam değerlendirmelerine baktığımızda sonuçlar şöyle:



En çekici reklam …. 2.
En bilgilendirici reklam….1.
En eğlenceli reklam…2.
En kendimle ilgili……….1.
En sinir edici3.



İnternetin dünü bugünü:



1994 -1998 arası bilgi dönemi olarak bilinen süreçte internette firmalar yerlerini alıp, bilgilerinden kendilerinden bahsettiler, 1998 – 2005 yılları arası dönemde ise amazon, eBay, Skype gibi örnekleri ile iletişim dönemini yaşayan internet. 2006 yılından başlayarak youtube, myspace, blogger gibi içerikleri kullanıcıların yarattığı modeller internette ön planda.



Google’dan notlar:



Hiçbir konuda kolay kolay anlaşamayan Larry Page ve Sergey Brin’in bir araya geldiği Stanford Üniversitesi hikayenin başlangıç noktası olmuş. Yurt odasında başlayan Google günleri, garajda devam etmiş. Kapsam, doğru sonuç, hız, sadelik ve kolaylık ile arama motorunun başarı sırları sıralanmış. Sayfa tasarımında sadeliğinin oldukça önemli olduğu Google’da ana sayfaya herhangi bir şey koymak tabu. Sonuçların bize ulaşması için gereken zaman ise 1 saniyeden az!
Peki Google’ın nasıl para kazanıyor? Gelir modeli çoğunlukla Google üzerinden adwords ile reklam verenlere dayanmakta.



“Never settle for the best” diyen Google, tepedeyken innovasyona devam ederek kendini geliştirmekte, sürekli öğrenip gelişmekte, böylece rakiplerin onu yakalamasını da zorlaştırmakta…

17 Mart 2008 Pazartesi

Alkışlar GittiGidiyor'a gidiyor



Eğer iş yaptığınız pazar’ın % 90’u sizdeyse bir de bu konudaki dünya devini kendinize ortak yapabiliyorsanız, oldukça başarılısınızdır, pazarınızın GittiGidiyor’usunuzdur. Bu haftaki dersimizin konuğu e-ticaret’in Türkiyede ki en güzel örneklerinden biriydi: GittiGidiyor’un kurucularından Serkan Borançılı, Burak Divanlıoğlu ve şirketin CEO’su Cenk Angın’dı.

İTÜ Mimarlıktan mezun olan Serkan Borançılı ve Burak Divanlıoğlu ile ODTÜ Makine Mühendisliğinden mezun olan Tolga Kabataş mezuniyetlerinden 6 yıl sonra e-ticaret alanına gözlerini dikip, 2000 yılında GittiGidiyor yolunda yürümeye başlamışlar. Yaklaşık 1 yıl süren tasarım süreci sonrasında 2001 yılında siteyi açmışlar. O günlerde kodlamalar dışında her işi kendileri yaparken bugün artık 172 kişi ile yollarına devam ediyorlar. Daha emekledikleri dönemlerde yakalandıkları krizlerin etkilerini atlattıktan sonra, 2004 yılında artık reklam verebilecek finansal duruma erişiyor site ve o zaman için en uygun adreste ntvmsnbc’de reklamlarını vermişler, hatta tek tük TV reklamı yapan siteler arasında yer almışlar kalabalıkları siteye çekmek, en hareketli en kalabalık pazar yerini oluşturmak için. Bugünün sayıları ile GittiGidiyor’a bakınca, 1.8 milyondan fazla kayıtlı kullanıcı, 450.000'den fazla günlük ziyaretçi ve günde satışa sunulan 750.000 ürün, 70.000'in üzerinde tekil satıcı ile başarısını açıkça anlatıyor. GittiGidiyor başarısını

2007 yılından beri bir cümleyle daha ilan ediyor “eBay, GittiGidiyor'a ortak oldu!” Böylece global bir internet sitesinin ortak olduğu ilk Türk şirketi olma ünvanı da GittiGidiyor’a gidiyor.
eBay ile ortaklığın temelleri 2004 yılında atılmış, GittiGidiyor’un karşısında çıkarılan rakiplere eBay ortak olacak söylentiler çıkınca, GittiGidiyor eBay’e gidiyor, Türkiye planlarınız varsa rakip değil ortak olalım diyerek, böylece 3 yıl sonunda meyvesini verecek ilişkileri başlıyor. 2006’nın Haziranında Türkiye’ye gelen eBay’in CEO’su, Türkiyeden çok etkilenip GittiGidiyor ile görüşmeleri başlatıyor, 6-7 ay süren görüşmeler sonunda
2007 Mayısında eBay siteye azınlık ortak olmuş.

GittiGidiyor, 40 kişi ile günde 3000-3500 soruya cevap veren Operasyon Departmanı, olmazsa olmaz IT departmanı ve Finans-Muhasebe, İK, Pazarlama departmanları ile organize olup bu iş hacmini gerçekleştirmekte.

Sahte ürün, ürünün alıcıya gitmemesi gibi çeşitli sorunlarla baş etmek adına sitede 4 aşama ile işlem gerçekleşiyor.

Alıcı Öder ----- Satıcı Kargolar ----- Alıcı Onaylar ----- Para Satıcıya Aktarılır

Bu sistem ile alıcının eline ürün ulaşıp onay vermeden, yolculuğunu GittiGidiyor üzerinden yapan para satıcı ile buluşamıyor. Siteye konulan ürünler ücretli, ayrıca satılan ürünler üzerinden % 10 komisyon alınıyor, böylece site geçimini sağlıyor.
Yeri oldukça sağlam olan GittiGidiyor karşısında rakiplerinin işi oldukça zor, çünkü rakipler reklam yapsa da bu konuya uzak olan yeni müşteriler, konu hakkında bilinçlenip, GittiGidiyor’a geliyorlar. 2001’den bugünlere gelene kadar özellikle ilk yıllarında çektikleri zorlukların güzelliklerini önümüzdeki günlerde de yaşamaya devam edip, Türkiye’de e-ticaretin nazar boncuğu olmaya devam edecekler.

9 Mart 2008 Pazar

Girişimciler Sepetinden Bir Sepet: Yemeksepeti ve Nevzat Aydın

e-ticaret’in başarı öykülerinden bir diğeri daha: yemeksepeti. Dersimiz konuğu olan Nevzat Aydın kurucusu ve genel müdürü olduğu yemeksepeti’nin başarı öyküsünü bizlerle paylaştı. Pek çok e-ticaret girişimcisi gibi Nevzat Aydın’ında yolu Amerika’dan geçmiş, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliğinden mezun olduktan sonra San Fransico’ya gitmiş master yapmak için. 2000 yılında ise bavulunda artık belirlenmiş projesinin fikri ile Türkiye’ye dönmüş ve 2001 yılının başında iki ortakla, Melih Ödemiş ve Cem Nufisi, fikrini hayata geçirmiş. Kuruluş sermayesi olan 180 bin doları kendi birikimlerin karşılamışlar. Aydın, e-ticaret kurulum masraflarının nispeten daha az olmasından dolayı küçüklerinde şansının olduğu bir alan olduğunu belirtirken, Türkiye’de e-ticaret projelerinin başarı sanşlarının genç nüfusun çoğunluğundan dolayı daha yüksek olduğunu da eklemekte. Her ne kadar e-ticaret’in avantajlarından bahsetse de, bu avantajlara kanmayıp, oldukça dikkatli adımlar atıp, kendi deyimiyle sessiz ve derinden ilerlemiş, öyleki sektörün yemeksepeti’ni farkedip, rakip bir sitenin çıkması 2004 yılını bulmuş. O zamana kadar da iş işten geçmiş. Doğru işi doğru zamanda yapan yemeksepeti.com’u gelen rakipler pek etkileyememiş. Öyleki geç kalmamak adına Nevzat Aydın Amerika okulunu yarıda kesmiş ve Türkiye’ye dönmüş.

Site ilk açıldığı zaman sistemde sadece 25 restoran varmış, fakat bugüne geldiğimizde 2500 restoran sayısına ulaşmış. AYDIN her ne kadar restaraunt sayısının site için çok önemli olduğunu belirtsede, belirli hizmet düzeyinin sağlanmasının da çok önemli olduğu için, bu hizmet düzeyini sağlayamayan restoranlar sistemden çıkarılmakta, bugüne kadar 880 restoran sistemden atılmış. Yemeksepeti gelen şikayetler üzerine restoranlara ani ziyaretlerde yaparak, müşterilerin kaliteli yemeğe ulaşması için elinden geleni yapmakta. Fakat ben bu nokta şirketin bu konuda büyüyerek sadece şikayet üzerine değil, kendisinde rassal olarak restoranları ziyaret etmesinin güvenilirliği arttıracağını ve çıkan sorun sayısını azaltacağını düşünmekteyim.
Site de üye sayısı 350000. Sitede yemek alma dışında başka bir içerik yok, çünkü gelir modeli reklama dayanmıyor. Bu yüzden de siteyi ziyaret edenlerin sipariş verme oranı diğer e-ticaret sitelerine göre hayli yüksek, % 41!

Nevzat Aydın, aklındaki proje fikrini hayata geçirmeden önce, projenin tüm ayaklarını analiz etmiş, dinlemiş ve ona göre, Türkiye’ye uygun bir sistem geliştirmiş, “copy-paste” bir sistemden ziyade. Restoranlardan gelen kazanmadan ödemeyiz, ürünü kendimiz götürüp, parayı kendimiz alırız, bilgisayarla uğraşamam tepkileri sonucunda ve kullanıcılardan gelen Kredi kartımını vermekten çekinmek, böyle bir hizmet için para vermem gibi tepkiler göz önüne alınarak yemeksepeti’nin modeli oluşturulmuş. Kullanıcıdan hiçbir ücret talep etmeden, restoranlardan satış üzerinden komisyon alarak gelir modeli gerçekleştirilmiş.

Yemeksepeti rakibi olarak telefonu görüyor. Siparişlerin % 93’ünün telefonla, % 6 sı internet üzerinden veriliyor. Bu durumda telefondan pay çalmak, özellikle artan internet kullanımı ile ve yemeksepetinin diğer şehirlerde girmesi ile firmaya büyük büyüme imkanı sağlayacaktır. Yeniliklerine devam ettikçe ve özellikle müşteri memnuniyetine verdiği önemle yemeksepeti’ni ilerde de karnımızı doyurmaya devam edeceğine eminim.

Kaynaklar: http://www.sabah.com.tr/, http://www.yemeksepeti.com/, http://www.kigem.com/content.asp?bodyID=1787

2 Mart 2008 Pazar

Ders saatinde alışveriş saati


E-ticaret dersimizin son konuğu, Alışveriş Saati Saat Pazarlama San.Tic.A.Ş çatısı altında faaliyet gösteren alisverissaati.com’un kurucusu
Kudret ÇUREY idi. 2002’de turistik amaçla ABD’ye giden Kudret Çurey, internet kullanımının yaygınlığını fark etti ve orada bulunduğu 2 hafta boyunca eBay’i inceleyen Kudret Bey, Türkiye’den ABD’ye mücevherat satmaya karar verdi. Bu işte oldukça başarılı olan Çurey zamanla bu sektörde kar paylarının azalmasından dolayı başka bir işe girmeyi düşündü ve arayışlara başladı. Öncelikle bir Pazar araştırması yapan Çurey, e-ticaret alanında saat sektörünün boş olduğunu gördü ve artık yapacağı işi bulmuştu. Fırsatları iyi değerlendiren Çurey, önce işin inceliklerini öğrenmek, sektörü yakından tanımak ve internetten saat satışı pazarını büyütmek için günümüzde de mevcut olan alışveriş sitelerine gidip, saat tedarik etmeyi önermiş. Dışardan oldukça tehlikeli görünen bu kararda, Çurey adımlarını dikkatli atmış ve birlikte çalıştığı firmaların ileride sadece saat satıp satmayacaklarını dikkate almış ve geniş ürün çeşitleri satan e-ticaret firmaları ile çalışmış.
E-ticarette güven unsurunun öneminin farkında olan Çurey, siteyi kurduktan sonra ağır ama emin adımlarla ilerlemiş. Çurey sitenin ilk kurulduğunda bir alışveriş sitesinden çok bir saat portalına benzediğini, görsel tatminin ve insanların siteye girmesinin hedeflendiğini belirtti. Bir e-ticaret sitesinin başarılı olması için vazgeçilmez unsurlardan biri olan güveni sağlamak için, alisverissaati.com pek çok e-ticaret sitesinde rastlanmayan bir uygulama ile siteden firmaya ait telefon numarasını vererek, ulaşılabilir olduklarını göstermeyi hedeflemiş. Site yeterince bilinirlik ve güvenilirlik sağladığını düşündükten sonra 2006 yılına doğru arayüzlerini değiştirerek daha çok bir online alışveriş sitesine dönmüş.
Saat sektörü, alisverissaati.com yayına başladığı zamanlarda, sitenin başarılı olacağına pek inanmamış ve alisverissaati.com’u stok yapmaya itmiş.
Saat bir aksesuar olarak kullanıldığı ve görselliği için potansiyel alıcılar için ürünün denenip alınması tercih edilebilmekte, işte bu noktada rekabet avantajı kazanmak adına, alıcılar neden böyle görsel bir ürünü bizden satın alsınlar sorusuna cevap olarak alisverissaati.com agresif fiyat politikası uygulamayı tercih etmiş.
Saat alıcılarının saat dükkanlarında ürünü deneyip alisverissaati.com’dan beğendikleri ürünü alabildikleri gibi, bazı alıcılar ise siteden ürünü inceleyip saat dükkanlara gidip aldıkları gözlemlendiğinden ve saat sektörünün alisverissaati.com’u stok yapmaya itmesinden dolayı şirket mağazalaşmaya karar verdi. 2007 yılının başında İstanbulda açılan mağazaları ile site mağazacılığa giriş yaptı. İstanbul’da Kadıköy, Bağlarbaşı, Sirkeci gibi semtlerde mağazaları bulunan firma 15 mağazaya ulaşmış durumda. Açılan mağazalar ayrıca siteyinin güvenilirliğini de destekler oldu.
Kudret Çurey, e-ticaret alanında başarılı olmanın “benzersiz” olmaktan geçtiğini düşündüğünden temel yapacağı işi saat satmak olarak belirlemiş ve ailesinin takı sektöründe olmasına rağmen ürün portföyünü başka saattan başka ürünlerle arttırmanın sitenin “unique” imajını bozacağını düşündüğünden başka ürünün ticaretine girmemiş. Bu konuda doğru düşünen Çurey, saat denince akla alışverişsaati gelsin hedefi ile yoluna devam etmekte. Şirketin diğer hedefi de Türkiye dışında uluslar arası pazarlarda etkinlik göstermek. Bugüne kadar 4 milyon dolar civarında ciro yapan, günümüzde 60’dan fazla marka ile çalışan ve yaklaşık 150.000 üyeye mevcut siteyi e-ticaretin başarılı örneklerinden biri olarak nitelendirebiliriz.